10 Aralık 2023 Pazar

KİTAP İNCELEMESİ: ÇERİBAŞI RÜSTEM AGA, Cemil Akmaca

 


ÇERİBAŞI RÜSTEM AGA, Cemil Akmaca

Evrensel Basım Yayın, 2015, Roman
***
Romanlarla ilgili neler biliyoruz? Yeryüzü gezginleridir onlar, dünyanın sahibi onlarmış gibi gezerler. Gam, keder, ağlamak uğrayamaz yanlarına; her zaman gülüp oynayacak kadar neşelidirler. Dizilerde bile kolayca taklit edilen komik ve kırık bir konuşmaları vardır. Aile onlar için mahrem değildir, kocaman bir aile olarak yaşarlar. Kim kimin çocuğudur bilinmez, üstüne bir de çocuk kaçırırlar. Hurdacı, bohçacı, çiçekçi, elekçi, sokak çalgıcısı, …dır meslekleri.
Tüm bildiklerimizi unutturacak kadar gerçek bir kitap işte “Çeribaşı Rüstem Aga”.
Elime alıp, arka kapak yazısını okuyunca ne anlattığını anladım, bir fikir sahibi oldum diye düşünmüştüm. Hiç de öyle değilmiş. Romanın sunuş yazısını yazan Hüseyin Irmak, daha ilk sayfaları okurken bildiğimiz pek çok şeyin yanlış olduğunu ve bunun bu romanla yüzümüze vurulacağını anlatıyor.
“Yani Roman tarihi, bir göç tarihinden ziyade bu insanlara yerleşme fırsatı vermemenin tarihidir.” (s.10)
İstanbul'un çok sevdiğim Harmantepe’sinde bir kez daha dolaşmak, bana aylarca kardeşlik eden, yemeyip yediren Romanlarla azıcık daha vakit geçirmek imkânı buldum bu güzel kitapla birlikte. 2005’te yasal zemini oluşturulmaya başlanan ve adına kentsel dönüşüm denilen sürgün-yıkım politikasının, Gültepe halkını ve oranın bir parçası olan Romanları nasıl etkilediğini bizzat görmüştüm. Romanda anlatılan, Romanların yıkımlarla birlikte “son kez” deyip de yurt edinmeye çalıştıkları, bunun için adeta direndikleri topraklardan nasıl sökülüp atıldıklarıdır
***
1960’lı yılların başında Erzurum’daki kalabalık bir Roman aşireti batıya, artık yerleşecekleri, kimsenin kendilerini hor görmeyeceği, itip kakmayacağı yerlere doğru yola düşerler. Bulundukları yerde yine iftiraya uğramış, hırsızlıkla suçlanmışlardır çünkü. Kararı açıklayan Çeribaşı Rüstem’dir.
İlk büyük durak Amasya’dır. Bazıları orada kalmaya karar verir ve vedalaşırlar. Devam edenler arasında da Körfez’e kadar birlikte gidip sonra Yalova, Bursa taraflarına, Kocaeli’ye, İstanbul’a gitmeyi düşünenler vardır. Yavaş yavaş ayrılırlar. Çeribaşı Rüstem’in ailesinin de içlerinde olduğu son Roman grubu da nihayet İstanbul’a varır. Fakat kimse hoş geldiniz, buyurun yeriniz hazır demez onlara. Tarihsel bir yazgıya karşı dirençtir solmayan umutları artık. İtile kakıla, zorluklar içinde Yahyakemal’e yerleşir ve burada bir mahalle, bir yaşam var ederler kendileriyle birlikte.
Levent'le Kağıthane arasındaki Gültepe semti ve onu oluşturan çevre yeni yeni oluşmaktadır. O günkü tabirle “komünist”ler de gelenlerin her şeyiyle ilgilenip, çalışma yapmaktadır. Şehre alışmaları, ihtiyaçlarını öğrenmeleri ve gidermeleri konusu başta olmak üzere hayata dair birçok ayrıntıyı paylaşırlar bu dostlarla. Onlarla dostluk etmenin bedelini de ödetirler tabii Romanlara ama doğruluk, dürüstlük hep baskın gelir ilişkilerde.
1970’lerin sonuna kadar olan zaman anlatılır romanda. Sonlarda başdöndürücü ve biraz da okumanın-öğrenmenin lezzetini kaçıran bir hız var. Olaylar, yaşananlar hızlı hızlı, yıllar atlana atlana anlatılmış. Ve bugün onlara ne olduğunu romanın sunuşunda verilen bilgilerle öğrenebiliyoruz.
70’li yılların sonunda Gültepe’ye bizzat devlet müdahale etmiştir. Çeribaşı'nın Romanlar arasındaki örgütleyiciliğini ve toparlayıcılığını gördükleri için, onu oradan sürmek istemişlerdir. Sadece o mu? Halkın birlikteliğini sağlayan, halkın ihtiyaçlarını merkeze alarak düşünen, davranan herkes hedef haline getirilmiştir. Bugün mafya-kontrgerilla ilişkileri içinde başı çeken isimlerden olan A.Çakıcı’nın ailesi gibi tetikçiler aracılığıyla bölgede faşist terör estirilmeye çalışılmıştır. Fakat bölgede örgütlü olan devrimciler sayesinde bu atmosfer dağıtılmıştır. Ankara’da Yenidoğan- Çinçin, İstanbul’da Kağıthane- Gültepe’de Erzurumlu, Roman halkından ve devrimci birçok insan çıkmıştır. Bu da hikâyenin gerçekliğinin, yani kitabın ikinci adı olan “Erzurum’dan İstanbul’a bir göç hikayesi” olduğunun en somut göstergesidir.
Özellikle anti-faşist mücadele deneyimleri serisiyle hepimizin sevdiği pek çok kitabın yayıncısı olan Evrensel Basım Yayın’ın kapanmasından çok kısa bir süre önce bastığı bu roman, çok bilinmiyor olmakla birlikte, bize verecek, öğretecek şeyleri olan, yanlış bildiklerimizi düzeltme fırsatı sunan bir eser. Okumanızı öneriyorum. Şimdiden iyi okumalar diliyorum. Okuyan dostların katkılarıyla daha da güzelleşecektir eminim bu yazı, şimdiden teşekkür ederim.
(Kitabı en kolay sahaflardan bulabilirsiniz.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söyleşi: Mansur Ayık'la yeni romanı Hiç Kimse'den yola çıkıp edebiyatı ve hayatı konuştuk...

https://www.edebiyathaber.net/mansur-ayik-toplumsal-curumeye-karsi-bir-yuzlesme-romani-yazmak-istedim/ Mansur Ayık: “Toplumsal çürümeye karş...